25 Haziran 2023 Pazar

KİMLİK SAHİBİ BİR MARKA: AIR JORDAN

 

Amerikan sinemasının çok sevdiğim bir özelliğidir kahraman yaratmayı bilebilmesi ya da var olan kahramanları hakkıyla yüceltmesi. Bunu çoğunlukla Amerikan rüyasının ışıltılarıyla donatarak heyecanlı hikayelerle sunar bize. Bu hikayelerin sonlarını biliriz ama her zaman o sonuca nasıl ulaşıldığını merak etmekten de kendimizi alıkoyamayız. İşte yine öyle bir hikaye. Efsane basketbolcu Michael Jordan ve Nike anlaşmasının perde arkası ve bilinmeyenleri bize zevkli bir seyir yaşatacak şekilde süslü bir tepside sunuluyor.

1984 yılına gidiyoruz. Jordan’ın henüz Jordan olmadığı ama Jordan olacağının da sinyallerini verdiği o ilk zamanlar. Ufak bir tarihi, nostaljik açılış sekansının ardından sahalara dönüyoruz. Basketbol piyasasında rakipleri Adidas ve Converse’in gerisinde kalmış Nıke ve onun hırslı, yetenekli ve bilgili yetenek avcısı Sonny. Nıke ile anlaşma imzalatmak için yeni yeteneklerin peşinde ama o gözüne sadece bir kişiyi kestirmiş durumda; Michael Jordan.

Film Sony’nin bu azminin sonuçları ve Jordan’ın ailesi üzerine kurulu. Öyle ki peşinden koşulan bu süperstarın yüzünü bile görmüyoruz. Tanıtılmaya ihtiyacı olmayan efsanenin çevresine odaklanıyor film. Phil Knight’ın soğuk ve bir o kadar emin tavırları Sonny Vaccaron’un hırsı ve Rob Strasser’ın profesyonel destekçi konumu film izleme zevkini öyle kaygan hale getiriyor ki sıkılmadan izletiyor kendini ve Jason Bateman’ın deyişiyle bir rock şov çıkıyor ortaya.



Ben Aflleck’in elinde işler muazzam şeylere dönüşebiliyor. Bunda Matt Damon’ın da payı büyük. Film inandığın doğruların peşinden koşmakla ilgili. Sonny, Nike elindeki 250.000 dolarlık kısıtlı bütçeyi üç oyuncuya bölmeye çalışırken bütün bütçeyi tek bir yıldıza ayıralım gibi çılgın bir teklifle çıkıyor karşılarına. Öyle ki kimse ciddiye almıyor en başta Sonny’i. Ama o sezgilerine ve doğrularına öyle güveniyor ki bu durum çevresindeki herkesi etkiliyor ve bir anda herkes Sonny’nin destekçisi oluveriyor. İşlerini kaybetme tehlikesine rağmen.

Film seyircisini sadece hikayesiyle içinde tutmuyor. Diyaloğun olmadığı yerde kullanılan etkilimüzikleri William Goldenberg’in kurgusu ve karakterlerin etkisini had safaya çıkaran oyunculuklarıyla bizi ekranda tutmasını biliyor. Ben Affleck, Sonny’e duyduğu büyük bir güvenle onun destekçisi olarak etkili bir patron rolünde. Adını bilmeyenlere ve önceki projelerini merak ettirecek şekilde Chris White sahnede ve belki de en büyük alkış Jordan’ın annesi rolünde Viola Davis’e. Çocuğuna inanan, dikkatli, sezgileri güçlü bilge kadını öyle iyi yansıtıyor ki Michael Jordan’ın tercihinin neden Viola Davis olduğunu çok iyi anlıyorsunuz.


7.5/10

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder