9 Ocak 2022 Pazar

Büyük İnsan Olmanın Eşiğinde

 

   Stan Lee ve Steve Ditko tarafından yaratılan, ilk defa 1962 yılında ortaya çıkarılan süper kahraman bugüne kadar belki de Marvel’ın en gözbebeği kahramanı. Sam Raimi üçlemesiyle Tobey Maguire’in hayat verdiği Spiderman hala hayranlarının kalbindeyken onun dışında bir seri daha çekildi ve bu sefer karşımıza The Amazing Spiderman’de daha havalı bir kahraman çıkardılar. Ardından belki de tekrar çocukluğunu hatırlamamızı sağlayacak şekilde Tom Holland’ın bedeninde hayat buldu Spiderman. Ve o zamandan beri de hala onunla birlikte izliyorduk. Ta ki bugüne kadar.

Son izlediğimizde kaldığımız yerden devam ediyor hikaye. Spiderman’in kimliği ifşa oluyor ve gerçekler artık herkes tarafından bilinir hale geliyor. Artık New York, Spiderman ve ekibi için yaşanılmaz bir yerdir. Kendilerine uygun ve daha güvenli bir yer bulunduktan sonra Peter bu işi nasıl çözeceğini düşünmeye başlıyor ve Doctor Strange’in kapısını çalıyor. Ama burada ortalık karışıyor ve deyim yerindeyse kıyamet kopuyor.




Bu filmin belki de en sevdiğim yanı çoklu evrenlere resmi bir giriş niteliğinde olması. Çizgi roman severler bilecektir ki çoklu evren maceralarının tadı her zaman bir başka oluyor ancak bir korkum var ki o da çizgi romanlarda işler fazlasıyla karıştıktan sonra reboot etmeleri yani evreni sıfırlamalarıdır. Bunun sinema dünyasında nasıl olacağını sanırım hep birlikte göreceğiz.

No Way Home’da artık başka evrenlerden de ziyaretçilerimiz var ve çoğu eski kötülerimiz bütün ihtişamıyla karşımıza dikiliyor. Doctor Oc. ahtapot kollarıyla, Green Goblin teknolojik cihazlarıyla ve daha niceleri kendi numaralarıyla oyuna dahil oluyor. Burada Peter Parker’ın asıl amacı karakterleri tedavi etmek ama ben buradaki motivasyonun maalesef çok düşük olduğunu düşünüyorum. ama başta Doctor Octopus olmak üzere o karakterleri tekrar kazanmanın da güzel duyguları içerisindeyim. Sonraki filmlerde Spiderman ile işbirliği içinde olmaları fikri bile beni heyecanlandırmaya yetiyor.


Tom Holland’lı önceki Spiderman filmlerinde kendini başta Iron Man’e olmak üzere Avengers ekibine kanıtlamaya çalışan liseli bir çocuk izliyorduk. Tony Stark manevi baba rolünde kahramanımıza yol gösteriyordu. Bu filmde de tabi ki Tony Stark’ın desteklerini sonuna kadar hissediyoruz ancak Spiderman artık başlı başına bir karakter oluyor. Verdiği kayıplarla, girdiği duygusal mücadelelerle ve tabi ki aldığı kararlarla artık kendi başına bir karakter olduğunu kanıtlıyor bizlere. Tabi ki burada diğer Spider kardeşlerin de etkisine değinmeden geçmeden olmaz. Onların da desteği çok büyüktü. Peter Parker dev ekranda Daily Bugle haberlerini izlerken ustaca kullanılan  ve karakteri profesyonelce aydınlatan ışıkların altında tek bir karede bize artık kendi ruhu olan bir karakter olduğunu gösteriyor.



Aksiyon sahnelerinde ise film güzel iş çıkarıyor. Özellikle Doctor Strange’in ayna boyutundaki numaraları dövüş sahnelerinden bile iyi denebilir. Green Goblin ve Spiderman’in dövüştüğü sahnede yapılan yakın çekimler bizi bir stüduyo filminde değil de daha auteur bir filmdeymiş hissine yakınlaştırıyor. Kahramanlarımız ve dövüştükleri karakterler arasındaki diyaloglar bizlere nostalji hissi yaşatmaktan geri durmuyor ama diyaloglar kimi yerlerde nostaljinin yanında güldürmeyi de becerebiliyor. Bu yönüyle senaryo etkisi bir üst boyuta çıkıyor. Ve bütün bunların yanında gözümüz eski sanatçılarla resmen bayram ediyor.  Willem Dafoe'den Alfred Molina'ya, Jk Simmons'dan Benedict Cumberbatch'e,  Jamie Foxx'a ve tabi ki Tobey ile Andrew ikilisi ile gönlümüzde taht kuruluyor. Özlediğimiz oyuncular ve onlardan özlediğimiz oyunculuklar.

Spiderman No Way Home özü itibariyle artık liseli bir gencin filmi olmaktan çıkıyor ve karakterimizi gerçek bir ruha bürüyor.

 Puan 7/10

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder